28 Nisan 2015 Salı

18. KCY Blog Tur ✖ Aşkın Ritmi - Kylie Scoot (Stage Dive, #2)


Orijinal Adı: Play
Yazar: Kylie Scott
Seri: Stage Dive, #2
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 318
Etiket Fiyatı: 20 TL

Kylie Scott, çok satan romanı Aşkın Müziği ile başladığı Stage Dive serisine Aşkın Ritmi’yle devam ediyor. Stage Dive’ın bateristi Mal Ericson, imajını acilen toparlamalıydı, en azından bir süreliğine. Koluna takacağı iyi bir kız bu sorunu çözerdi. Mal, bu planın kalıcı olması niyetinde değildi, ama hayatındaki tek doğru kızı bulmayı hesaba katmamıştı…
Anne Rollins, gençlik hayallerini ve odasının duvarlarını süsleyen rock tanrısıyla tanışmayı hayal bile etmemişti, özellikle de bu koşullar altında: Anne’in altından kalkamadığı maddi problemleri vardı. Fakat yine de partinin vahşi bateristinin sahte kız arkadaşını oynaması için sunulan teklifi kabul etmek pek de iyi sonlanamazdı. Adam ne kadar seksi olursa olsun!.. Değil mi?




  Herkese koskocaman bir merhaba! Nasılsınız bakalım? Bana soracak olursanız size harikayım demek isterdim fakat şu sıralar kış boyunca benden olabildiğince uzak durup güneş yüzünü gösterdiği anda yakama yapışan griple uğraşıyorum. Baş ağrısı, ateş, peçeteler derken atlattım sayılır neyse ki. Hala üzerimde biraz kırgınlık olmasına karşın her kitap yorumunu yazarken olduğum gibi harikayım. 

  Kitap Cadıları olarak on sekizincisi düzenlediğimiz blog turlarında bu sefer karşınızda özellikle Malcolm sevenleri tarafından heyecanla beklenen, Aşkın Müziği'nin ikinci kitabı Aşkın Ritmi ile karşınızdayız. Aşkın Müziği'nin yorumunu okumak için buraya tıklayabilirsiniz. 

  Stage Dive serisinin her kitabı farklı bir karakter üzerinden gitmesine karşın seriyi sırasına göre okumanızı ve kitaplardan herhangi birini atlamamanızı öneriyorum çünkü burada tecrübe konuşuyor. Şaka, şaka, Aşkın Müziği'ni okurken kargo paketinden tüm ihtişamıyla çıkan Aşkın Ritmi'ni görünce dayanamamış, kısacık bir anda favori karakterim olan Malcolm beni kendisine çektiğinden Aşkın Müziği'nin henüz başlarındayken Aşkın Ritmi'ni okumaya başlamıştım. Sonuç? Yapmamalıydım. Bunu fark ettiğimde henüz geç olmadığı için şanslıymışım açıkçası. Yani diyorum ki siz siz olun, Malcolm'u kaçırmayın ama ilk önce Aşkın Müziği'ni de okumayı ihmal etmeyin. 

  Evet, Aşkın Ritmi'nde tapılası baterist Malcolm Ericson ve Annie Rollins'in hikayesi anlatılıyor ki bu konuda hayal kırıklığım oldukça büyük. Her ne kadar pek irtibatta bulunmasalar da karakter bakımından Evelyn'in en yakın arkadaşı Lauren ve Malcolm'u çok yakıştırmış olduğumdan onların birlikteliği bekliyordum fakat ne yazık ki Annie ile idare ediyoruz. Bunu düşünen, onları birbirine yakıştıran tek okur olmadığımı düşünüyorum ve ikisi olsaydı ne kadar da eğlenceli olurdu deyip bu konuyu burada kapatıyorum. Ama Kylie, Lauren ve Malcolm olmalıydı. 

  Her ne kadar başlarda Annie ve Malcolm çiftini pek benimsemesem de işin içinden Malcolm olunca bu durum pek uzun sürmedi. Adını okuduğumda bile gülümsediğim, kıpır kıpır, yaramaz bir çocuğun ruhuna sahip ve "Baaaaaalkabağım!" diye şımarıklık yapabilen seksi bir bateristten bahsediyoruz sonuçta. Oh, tamam iyiyim. 

   Annie ise Malcolm'un zıttı gibi; sessiz, bastırılmış ve... Üzgün. İhanete uğramış. Beş parasız. Umutsuz. Aynı zamanda partinin tekinde Stage Dive'in güzelim bateristi Malcolm Ericson ile de karşılaşacak, ona vurulacak kadar da şanslı. Şanslı çünkü tüm sıfatlar bir yana, Malcolm onun eski haline dönebilmesi için büyük çabalar göstermiş ve duygularında oldukça samimi bir erkek. Hal böyle olunca, işin içine Malcolm'un gevezeliğinin kattığı sevimlilik de girince Annie yelkenleri suya indiriyor. 

  Bence ikinci kitap Malcolm sağolsun ilk kitaptan daha akıcı, daha komikti. Birkaç kez kahkaha attığımı hatırlıyorum, Malcolm ilk kitapta da beni çok güldürmüştü zaten ama başlı başına onu anlatan bir kitap söz konusu olduğundan bu kahkahaların sayısı arttıkça da artıyor. Yazarın sade, uğraştan uzak bir anlatımı olduğunu Aşkın Müziği yorumumda da söylemiştim. Evet, bana göre cümleleri edebi değil ama aşırı duygusal bir kitap da olmadığından edebi olmayan cümleler beni pek rahatsız etmedi. Hem o yazar en fazla beş kelimeden oluşan cümlelerle kitabı bitirse bile ben onu sırf Malcolm'u yarattığı için bile sevebilirim. Ona olan sevgim bu denli büyük, anlamışsınızdır artık. 

  Lafı daha fazla uzatmak pek istemiyorum, kitaptaki karakterler için ufak çaplı bir cast yaptım. Umarım beğenirsiniz. Bir daha ki yorumumda görüşmek üzere!












Kitap Tanıtımı ✖ Benim Uzak Yıldızım - Amie Kaufman & Meagan Spooner (Starbound, #1)

Orjinal Adı: These Broken Stars
Yazar: Amie Kaufman & Meagan Spooner
Seri: Starbound, #1
Yayınevi: GO Kitap
Çevirmen: Ebru  Sürmeli
Sayfa Sayısı: 520
Etiket Fiyatı: 17 TL

O GECENİN, DEVASA UZAY GEMİSİ İKARUS'TAKİ DİĞER GECELERDEN HİÇBİR FARKI YOKTUR. 

Ta ki o büyük felaket gerçekleşene ve İkarus yakınlardaki bir gezegene düşene dek. Elli bin yolcu kapasiteli gemiden yalnızca iki kişi kurtulmuştur: Evrenin en zengin adamının kızı Lilac LaRoux ve genç bir savaş kahramanı olan Binbaşı Tarver Merendsen.

Binbaşı Merendsen, Lilac gibi kızların insanın başına beladan başka bir şey getirmediklerini uzun zaman önce öğrenmiştir. Lilac da, Tarver’ın kendi iyiliği için, onu kendisinden uzak tutması gerektiğinin farkındadır. Ama ıssızlığın ortasında hayatta kalabilmek için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Açlık, soğuk ve vahşi hayvanlara bir de Lilac’ın duyduğu fısıltılar eklenince birbirlerine güvenmekten başka çareleri kalmaz. Ne var ki çok geçmeden, onları birbirlerinin kollarına iten bu trajediden büyük bir aşk doğar. Artık kurtulup kendi gezegenlerinde bir ömür ayrı kalmaktansa düştükleri bu ıssız gezegende birlikte olmayı tercih ederler.

Ama her adımda onları takip eden gizemli fısıltıların ardındaki gerçeği öğrenmeleriyle her şey bir anda değişir. Lilac ile Tarver o gezegenden ayrılsalar bile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Nefes kesen bilim kurgu üçlemesinin ilk kitabı, Benim Uzak Yıldızım, zaman ve mekân tanımayan sonsuz bir aşkın hikâyesi…  

23 Nisan 2015 Perşembe

Okuma Etkinliği ✖ Aşkın Müziği - Kylie Scott (Stage Dive, #1)

Kitap Adı: Aşkın Müziği
Kitabın Orjinal Adı : Lick  
Yazarı : Kylie Scott
Seri Adı : Stage Dive
Tür : Yetişkin 
Yayınevi : Yabancı
Goodreads Puanı : 4. 19




Vegas’ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı. 
Evelyn Thomas’ın yirmi birinci doğum gününü Las Vegas’ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak, otel odasında son derece yakışıklı ve dövmeli yarı çıplak bir adamın varlığı ve parmağında King Kong’u korkutabilecek boyutta bir yüzük bu planlar arasında değildi. Bir de tüm bunların nasıl olduğunu bir hatırlayabilseydi…




  Herkese merhaba! 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızla Regaip Kandilinizi kutluyor, güzel bir tatil geçiriyor olmanızı ümit ediyorum. 

  Bana sorarsanız bu tatil çok yaradı, uzun zamandır üzerimde olan uykusuzluğu saatlerce, okula gitme derdi olmadan uyuyarak attım. Tabi sonradan pişman olmadım değil, güne erken başlamak her zaman daha güzel oluyor. 

  Evet, Aşkın Müziği'nin okuma etkinliğine bugün başlıyoruz, okuma etkinliğinden sonra Aşkın Ritmi'nin blog turu olacak, çekilişimiz de olacak, takipte kalın.

  Aşkın Müziği'nde yazarımız Kylie Scott bizi yakışıklı gitarist David Ferris ile tanıştırıyor ama ne tanıştırma. Evelyn Thomas'ın Vegas'ta evlenmesi üzerine dünyaca ünlü rock grubu Stage Dive, David ile birlikte bildiğiniz paket halinde geliyor. Bu... Bunun ne kadar muhteşem olduğu anlatılamaz.

  Evelyn'in Vegas'ta yaşadıklarını sabah uyandığında hatırlamaması sonucu olaylar gelişiyor. 

  Ben şahsen bu duruma David'in aşırı tepki verdiğini düşünüyorum. Tamam, o gece onun için çok önemli ve güzel bir gece olabilirdi, evlenmiş de olabilirdi ama bu zaten tahmin edilebilecek bir gelişmeydi bence. Tabi kitapta sonradan David onun hiç o kadar sarhoş görünmediğini düşündüğünü söylediği zaman bu olayın onun için ne kadar da şok edici olduğunu gördüm ama yine de sabah çok kaba davranmıştı. Belki de üzüntüsünü hep böyle dışarı vuran bir karaktere sahiptir çünkü buna benzer davranışlarıyla birkaç kez daha karşılaşmıştık. 

  Aşkın Müziği'nden önce Natasha Boyd'un Aşka Var Mısın? ve Sonsuza Kadar'ını okuduğum için ister istemez hem konu hem karakterler hem de yazı dili olarak karşılaştırmalar yaptım, bazen tutup David'e kızdım bazense Keri Ann'e. İkisinde de ünlü insanlar söz konusu olmasına rağmen kadın karakterlerin karşılaştıkları zorluklarla baş etme yöntemlerinin ne kadar farklı olduğunu gördüm örneğin. 

  Yazarın kalemi oldukça akıcıydı, cümleler samimiydi ve hızlıca karalanmış gibi görünmesine karşın üzerinde fazla düşünülmüş cümlelerin Evelyn'e uymayacağını düşündüğümden bu beni hiç rahatsız etmedi. Tek şikayetim her şeyin çok hızlı gelişmesi ama kitap zaten buna dayandığından bir şey de diyemem ki, Evelyn David'le tanışalı bir gün olmamışken kendini medyanın önüne atılmış buluyor. Kitabın olayı bu, her şey olabildiğince hızlı ilerliyor. 

  Öte yandan benim en sevdiğim karakter baterist Malcolm'du, espri anlayıcı olsun, içtenliği olsun onun adını duyduğum sayfada yüzümde bir gülümseme oluşmasına engel olamıyordum. Hatta onun Lauren'la olmasını o kadar çok istedim ki... Lauren'la özel bir sahneleri yoktu ama karakter bakımından birbirlerine çok yakışacaklarını düşünmüştüm. Aşkın Ritmi'nde her ne kadar Malcolm'u daha fazla görecek olsak da Lauren'le olmayacağı düşüncesi beni üzüyor. Her şeye rağmen, henüz okumamış olsam da Aşkın Ritmi Malcolm sayesinde muhteşem bir kitap olacakmış gibi görünüyor. Ben şimdi onu okumaya gidiyorum, Aşkın Müziği'ni okumadıysanız kaçırmayın derim, Aşkın Ritmi'ni okumayı planlayanlar da ellerini çabuk tutsun. 

  En kısa zamanda görüşmek üzere!

20 Nisan 2015 Pazartesi

Okuma Etkinliği ✖ Sonsuza Kadar - Natasha Boyd (Eversea, #2)





  Herkese koskocaman bir merhaba!

  Harika bir haftanın başlangıcındayız ve yine bir o kadar harika bir kitapla karşınızdayım. Aşka Var Mısın?'ın devam kitabı Sonsuza Kadar ile Jack Eversea ve Keri Ann'in hikayesi devam ediyor, bizleri de bu hikaye ile derinden etkilemeyi başarıyorlar. Aslında burada maharet yazarımız Natasha Boyd'da, kendisi oldukça başarılı yazarlardan. Geçenlerden kitaplarının Goodreads puanlarına bakıyordum ki, tek böyle düşünen ben değilmişim, kitaplarının puanları oldukça iyi ki yazdığı cümlelerin kalitesine bakarak kendisinin tecrübe sahibi bir yazar olduğunu da rahatlıkla görebiliriz.

  Neyse, Sonsuza Kadar'dan biraz bahsetmek istiyorum ama Aşka Var Mısın?'ı okumayanlar ve okumayı düşünen insanlar için bu yorumu okumalarını önermiyorum. SPOİLER VERECEĞİM. Spoiler vermeden Sonsuza Kadar hakkında nasıl yazabilirim ki?

  Evet, Aşka Var Mısın? belirsizlik içinde bitmiş bir kitaptı, Jack o ruh haliyle ne yapacağını bilemez bir şekilde başını alıp gitmişti ve benim düşündüğüm direkt Keri Ann'in yanına geleceğiydi. Ne yazık ki ünlülerin dünyasında işler böyle yürümüyor. Jack'in en çok istediği şey Keri Ann'e dönmek olmasına rağmen ortada bir Audrey unsuru var. Ah, her kitapta olan o şirret kadın profiline bu kadar kusursuzca oturmasa olmaz mıydı? Audrey'in hamilelik komplosundan sonra vermesi gereken tepkinin onda birini bile vermedi Jack ve bir de bunun üstüne Keri Ann'e dönmek için ne zorluklar yaşadı. Ama hepsi Keri Ann'i korumak içindi, o ayrı bir mesele. 

  Sancı dolu birkaç aydan sonra tekrar karşılaşıyor karşılaşmasına ama Keri Ann hayatının gidişatı sevmiş, geleceğinde gördüğü şeyleri hiçbir şekilde riske atmak istememiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Belli ki acı dolu aylarının üstesinden gelip güçlü bir şekilde ayaklarının üzerinde durmuş ve kariyerinde parlak bir başarı yakalamış ama Jack'le beraber olarak bunların hepsine güle güle demek zorunda kalacağını düşündüğünden mutlu bir kavuşma yerine çalkantılı bir süreç anlatılıyor kitapta. Hem de ne çalkantılı. 

  Natasha Boyd hem olabildiğince akıcı bir dile hem de güçlü bir kaleme sahip harika yazarlardan bir tanesi, yukarıda bahsettiğim gibi. Romantik her ne kadar ilk tercihim olmasa da okuyucuyu kitaba bağlayan o görülmez bağ sayesinde kitabı okurken hangi türü daha çok sevdiğinizin bir önemi kalmıyor. İnce bir kitap olmamasına rağmen kitap hemencecik bitiveriyor. 

  Jack elbette hemen dönemedi ama bu benim sinirimi o kadar bozdu o kadar bozdu ki suçu Jack'te aramaya başladım, sanki bıraksalar Keri Ann'e dönmeyecekmiş gibi. Keri Ann'e de sinir olmadım değil ama abisiyle yaptığı birkaç konuşmadan sonra onu her ne olursa olsun destekler olmuştum. Keri Ann bu kitapta benim gözümde güçlü bir kadın imajı çizmiş, ilk kitabın aksine kendi önceliklerini geri plana atmak yerine ne istediğini bilen bir kadına dönüşmüştü. Ama her ne imajı çizerse çizsin, ne kadar olgunlaşırsa olgunlaşsın Jack Eversea gibi birini bu kadar süründürmek bence sadistlik, saçmalık. Her iki taraf için uygun bir çözüme daha erken varabileceklerini düşünüyordum. 

   Aşka Var Mısın?'ı okumayanlar bir an önce o kitabı okumalı, okuyanların ise zaten Sonsuza Kadar'ı okumadan duramayacağını kendimden bildiğimden acele etmeli diyorum. Şimdilik benden bu kadar, görüşmek üzere!

18 Nisan 2015 Cumartesi

17. KCY Blog Tur : 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor - Burçin Çelik | Alıntılar + Ön Okuma


Herkese koskocaman bir merhaba! 

   17. Blog Turumuzda Cadılar olarak 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor ile karşınızdayız. 

Çok güzel alıntılarla ve tadımlık bir ön okumayla karşınızda olacağım ve bu iki görevle dopdolu bir post yayınlayacağımdan yorum kısmını da diğer Cadılara bırakıyorum. Gelelim eğlence dolu alıntılara:

Basit bir yemek mi? Ne yani dönerciye gidip dürüm mü söyleyecektik, ocak başında dumana mı bürünecektik, yoksa ayaküstü bir hamburgercide sıraya girip çocuk menüsü mü isteyecektik? Ne basit yemeği be adam! O yemeğe hazırlanmak benim kaç saatimi alacak senin haberin var mı?
...
Yeni gündem maddemi paylaşıyorum sizlerle dostlarım: Öğrenci sunumları! Çekilen kuralar, paylaşılan konular sonucunda, kel başa şimşir tarak hesabı, benim payıma da düştü feminizm belası. Ben kim feminizmi idrak edip, sindirip, arkadaşlarımı bu konuda aydınlatmak kim!
...

Korkularımı da alıp saklanabileceğim bir yer var mı dünya yüzünde? Hani şöyle kuytularda kalmış, unutulmuş, haritadan silinmek üzere olan bir yer…
...

Perdelerim! Benim canım perdelerim! Benim daha taksitlerini ödemeyi bitiremediğim canım perdelerim! Benim artık mazi olan, bahtsız perdelerim...
...
“Hayatımı şakaya çeviren kameralar! Neredesiniz, çıkın artık ortaya! Bu kadarı da fazla ama!”
...
“Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘Sen bakarken soyunamıyorum,’ deme şeklidir...
...
Başımın üzerinde bir süre şerefle taşıdığım boynuzların, ruhumda açtığı hasar telafi edilmemiş olacak ki, paranoyaya bağlayan zihnimi avutmak için önlemler alıyordum!
...
Ah, o evren yok muydu... Şimdiye kadar yuttuğu tüm olumlu mesajlarımı, üzerime kusmuştu!
...
Klimaları çalıştırın, menopozuma da çok var ama vücudum hararet yaptı!
...
Alın elinize bir tutam şanssızlık, tutarsızlık, aklı havadalık, bir de üzerine bir parça yüzsüzlük ekleyiverin; alın size Nazlı!
...
Hani bendeniz ununu elemiş, eleğini ulaşamaya¬cağı raflara kaldırmıştım ya; hani çikolatalı pastaya bağışıklığım vardı ya benim; olmayan kariyerime odaklanmıştım hani, hatırladınız mı? Nedir şimdi bu durumlar Nazlı, kendine gel!
...
Zor günlerim için kıyıda köşede bıraktığım şuh bir kahkahayı saklandığı yerden bulup çıkarıp eski kocamın üzerine salıverdim. Sana bir taraflarımla gülüyorum mesajıydı bu anlayana…
...
Ama çok geçmeden prensi daha iyi tanımaya başlamış Rapunzel… Olmadık yerlerden çıkan kirli çoraplar, kapatılmayan klozet kapakları, egemenliği kaybedilen televizyon kumandası, sürekli açık olan spor kanalları… Derken bulutların üzerindeki yolculukları kaba etlerinin üzerine sertçe düşmeleriyle son buluvermiş.
...
Sizi daha da merak ettirmeden ön okumaya geçiyorum..


13 Nisan 2015 Pazartesi

Okuma Etkinliği ✖ Zac Ve Mia - A. J. Betts











Hastanede olanZac'in en son tahammül edebileceği şey odasının yanına ona gore garip bir müzik zevki olan öfkeli ve inatçı birinin yani Mia'nın gelmesidir. Gerçek hayatta Zac asla onunla arkadaş olmazdı. Ancak hastanelerin kendi kuralları vardır ve burası başka bir dünyadır. Burada iletişim için duvara bir tıkla başlayan ve hemşireler üzerinden notlarla devam eden dostluk, ikisini de hiç beklemedikleri bir geleceğe götürür.






   Merhaba arkadaşlar! Nasılsınız bakalım? Bana soracak olursanız harikayım! Cidden. Aslında bu kadar iyi bir ruh hali içerisinde olmamam gerekir, malum sınavlar falan başladı ama mutluyum işte. Sebebi ne emin değilim, belki de Game of Thrones'un 
başlaması bunun en büyük etkenlerinden biridir. Umarım izlemişsinizdir çünkü ben internete düştüğünü görür görmez evde çığlıklar falan atıp hemen izledim. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, bununla alakalı bir yazı paylaşmayı planlıyorum çünkü bununla alakalı konuşulacak tonlarca şey geliyor aklıma.

  Evet, Zac ve Mia'yı okuma ekinliği kapsamında Melis Kitaplar Diyarında ve Kitap Dedikodusu ile yorumluyoruz. Kitap Dedikodusu'ndan Merve'nin Zac ve Mia yorumuna buradan ulaşabilirsiniz.

  Kitabın içeriğinden uzatmadan bahsetmek istiyorum öncelikle. Ana karakterlerden biri Zac kansere yakalanmış bir vaka, kanser onu iliğinden yakalamış ve bir ümitsizlik kokan parmaklarını Zac'in boynuna dolamıştır. Bu Zac'in  dünya üzerinde her gün farklı sebeplerden, daha çok kanserden ölen insanların istatistiklerine takılmasına ve hayattan yavaş yavaş kopmasına neden olmuş ama neyse ki Alman iliği imdadına yetişmiş ve yaşama olasılıklarını arttırmıştır. Hatta bununla alakalı kitapta ufak bir espri var, arkadaşları Zac'e Aman iliğinden dolayı Helga diyor.

  Mia ise kansere denen illete tamamen hazırlıksız yakalanmış, dünyanın başına yıkıldığını düşünen alımlı ve güzel bir kız. Tamam, kimse kansere hazırlıklı bir şekilde yakalanmaz ama Zac Mia'ya göre bu durumu daha çok kabullenmiş, doğduğundan beri bunu bekliyormuşcasına kansere aşikar. Mia'ya göre diyorum, yoksa onun için de zor ama Mia... Kanserden önce oldukça sığ, tek derdi nasıl göründüğü ve popüleritesi olan tipik bir liseli. Bu nedenle kanser pençelerini onun boğazına attığından önce bu durumu kabullenmiyor, eski hayatına devam etmek istiyor ve bunu yapamadığını görmesi onu daha da asabileştiriyor.

  Odalarının yan yana olması ve Lady Gaga sayesinde tanışıp birbirlerinin hayatlarına dahil oluyorlar. Mia Zac'in sayesinde olgunlaşıyor, Zac Mia'nın sayesinde umuda sımsıkı tutunuyor. Birbirlerine yavaşça bağlanıyorlar. 

  Beni yorumuma gelince... Bu kitabı oldukça duygusal bir süreçten geçerken okuduğum için beni normalde etkileyeceğinden daha fazla etkiledi. Kedimden ayrılmak zorunda kaldığım, benim için acı dolu günlerdi ve kedimin ismi de Mia olduğundan bu kitabı er elime alışımda o aklıma geldi, üzüldüm de üzüldüm. Neyse ki şuan benimle, oldukça hasta olsa da.

  Karakterlerden birkaçı normalde karşılaşsam nefret edeceğim, yapmacıklıklarına yüzümü buruşturarak cevap vereceğim tiksinç insanlardı ama yazarın karakterleri işleyişi çok hoştu, ruhumuzun bile haberi olmadan birden karakterleri sevdirtebilme yeteneğine sahip, muhteşem biri. Gerçi Mia'nın sahneye ilk çıkışından ondan nefret ettim ama onu daha yakından tanıyınca, olayları onun gözünden görünce aslında ne kadar zeki ve güçlü bir insan olduğunu gördüm, onu benimsedim. Etrafındaki insanların hastalığından sonra ona karşı olan tutumlarında yüz seksen derece dönmelerinine karşı gösterdiği tepki, bunlar atlatış tarzı ve boş umutlara bel bağlamayıp kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışması kesinlikle onu benimsememe ve sevmeme sebep oldu. Bazen tökezledi ama en azından pes etmedi. Bence ilk başlarda olan tutumları dışında oldukça sevilesi bir kızdı ki ilk başta öyle olmasaydı Zac ile tanıştıktan sonra böyle bir değişim göstermezdi. 

  Zac ise ayrı bir dünya. Kafamda oluşan erkek klişeliklerine aykırı, kanserle boğuşurken güçlü ama diğer erkek karakterlere göre oldukça zayıf, eğlenceli, biraz karamsar ama bunu karşısındakine belli etmeyen harika bir insan. Mia'ya son zamanlarda olan tutumunu düşünüyordum da, çok iyi bir arkadaş olabilir. Genel erkek tiplemelerinden nefret ettiğimden Zac'in doğallığı kitabı okurken ona daha yakın hissetmeme sebep oldu. 

  Kitap bir Zac'in bir Mia'nın ağzından anlatıldığından olaylara farklı bakış açılarında bakabildik, bu çok iyi oldu yoksa Mia'nın davranışlarının sebebini ya da Zac'in aslında nasıl biri olduğunu anlayamayacaktık, bu sebeple yazarın her iki karakterin gözünden anlatması çok iyi olmuş. Elinize alıp kısacık  bir zaman diliminde okuyabileceğiniz akıcı, realist bir kitap. Fırsatını bulduğunuzda okumanızı tavsiye ederim.

  Şimdilik bu kadar, kısa zamanda görüşmek üzere!