18 Nisan 2015 Cumartesi

17. KCY Blog Tur : 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor - Burçin Çelik | Alıntılar + Ön Okuma


Herkese koskocaman bir merhaba! 

   17. Blog Turumuzda Cadılar olarak 30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor ile karşınızdayız. 

Çok güzel alıntılarla ve tadımlık bir ön okumayla karşınızda olacağım ve bu iki görevle dopdolu bir post yayınlayacağımdan yorum kısmını da diğer Cadılara bırakıyorum. Gelelim eğlence dolu alıntılara:

Basit bir yemek mi? Ne yani dönerciye gidip dürüm mü söyleyecektik, ocak başında dumana mı bürünecektik, yoksa ayaküstü bir hamburgercide sıraya girip çocuk menüsü mü isteyecektik? Ne basit yemeği be adam! O yemeğe hazırlanmak benim kaç saatimi alacak senin haberin var mı?
...
Yeni gündem maddemi paylaşıyorum sizlerle dostlarım: Öğrenci sunumları! Çekilen kuralar, paylaşılan konular sonucunda, kel başa şimşir tarak hesabı, benim payıma da düştü feminizm belası. Ben kim feminizmi idrak edip, sindirip, arkadaşlarımı bu konuda aydınlatmak kim!
...

Korkularımı da alıp saklanabileceğim bir yer var mı dünya yüzünde? Hani şöyle kuytularda kalmış, unutulmuş, haritadan silinmek üzere olan bir yer…
...

Perdelerim! Benim canım perdelerim! Benim daha taksitlerini ödemeyi bitiremediğim canım perdelerim! Benim artık mazi olan, bahtsız perdelerim...
...
“Hayatımı şakaya çeviren kameralar! Neredesiniz, çıkın artık ortaya! Bu kadarı da fazla ama!”
...
“Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘Sen bakarken soyunamıyorum,’ deme şeklidir...
...
Başımın üzerinde bir süre şerefle taşıdığım boynuzların, ruhumda açtığı hasar telafi edilmemiş olacak ki, paranoyaya bağlayan zihnimi avutmak için önlemler alıyordum!
...
Ah, o evren yok muydu... Şimdiye kadar yuttuğu tüm olumlu mesajlarımı, üzerime kusmuştu!
...
Klimaları çalıştırın, menopozuma da çok var ama vücudum hararet yaptı!
...
Alın elinize bir tutam şanssızlık, tutarsızlık, aklı havadalık, bir de üzerine bir parça yüzsüzlük ekleyiverin; alın size Nazlı!
...
Hani bendeniz ununu elemiş, eleğini ulaşamaya¬cağı raflara kaldırmıştım ya; hani çikolatalı pastaya bağışıklığım vardı ya benim; olmayan kariyerime odaklanmıştım hani, hatırladınız mı? Nedir şimdi bu durumlar Nazlı, kendine gel!
...
Zor günlerim için kıyıda köşede bıraktığım şuh bir kahkahayı saklandığı yerden bulup çıkarıp eski kocamın üzerine salıverdim. Sana bir taraflarımla gülüyorum mesajıydı bu anlayana…
...
Ama çok geçmeden prensi daha iyi tanımaya başlamış Rapunzel… Olmadık yerlerden çıkan kirli çoraplar, kapatılmayan klozet kapakları, egemenliği kaybedilen televizyon kumandası, sürekli açık olan spor kanalları… Derken bulutların üzerindeki yolculukları kaba etlerinin üzerine sertçe düşmeleriyle son buluvermiş.
...
Sizi daha da merak ettirmeden ön okumaya geçiyorum..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder